ağustos hüznü

Hava acayip mi sıcak... yoksa ben mi tahammülsüz oldum geçen zaman içinde. Yok, hava sıcak; kabul etmiyor bünye yaş geçişini... geçen sene bu zamanlarda ne yapıyordum? Ağustos böceği gibi geziyordum elbette ama sanki bu sene daha başka, daha boktan bir hal var.(Galiba çok üzüldüm ben Didou Nana'm ölünce; atlatamadı kalp hala böyle genç birinin erken gidişini..)

Yaşıtlarını kaybetmek bir garip hal; ama öyle çocukken falan değil, daha ileriki zamanlarda. Ben anlamazdım zaten onca neşeli adamların birden hüzünlenişini. O zamanlar hüznü tanımıyordu bünye, değil mi Olric? (Bu kitap size hiç yaramadı efendim. Biliyorum Olric; seni de böylesine ucuz, hesapsız çalıverdim işte. Biz buna esinlenme desek efendim? Ne dersen de Olric; pek de umrumda değil, hayat zaten bizden afiriklene afiriklene devam etmiyor mu geride cesetler bırakarak? Karamsarlığınız onca doruktayken çekilmiyorsunuz efendim. Haklısın Olric....)Bir kitabı okurken içine bir başka kitap yazabilmek duygusu ne güzel. Bir şiir kitabını şiirleri not ettiğin bir başka defter gibi kullanabilme duygusu. Ssanırım o yüzden çok seviyorum ykbnin bastığı kitaplar; içleri şairleriyle karışmış şiirlerle doluyor; sonra akıyor bir başka damarın kanı.Samanlıkta ceset aramak bizim yaptığımız; bir şiirde bulacağız onu; bir başka şiirin anahtarıyla.
(Yaşlanmayınız efendim
peki Olric)....

No comments: