Tatil dönüşü kâbusları

Merhaba,Kısacık bir mesajın bana hatırlattıkları mı desem; kendi içimdeki garip sürgün hissi mi; daha fazla susmama izin vermiyor... Tüm yaz aslında çok tuhaf bir şeye kafa yordum; gerçek hayat bir nedir? Yani sevgili kuzenlerimin bir tshirt yüzünden bozuşması gerçekten o kadar önemsiz mi? Ya onlar benim burada neler yüzünden kendimi sakinleştiricilere boğduğumu bilseler, oturup katıla katıla gülmezler mi? Plaj şemsiyesinin bir gün gecikmeli eve varışı bir küslük sebebi olabilir mi? Ya da ben o 112 soru cümlesini acaba yeterince dikkatli okumuş muydum? Her neyse; daha nefes bile almadım; depresyon, s.ktir git...

Tatil dönüşünün en boktan yanı sabah uyandığımda o gün denize giremeyeceğimi fark etmiş olmam oldu. Yeniden kara koşularına uyum sağlamak zorundayım; burada da zıplaya zıplaya gidemem ki; tam bir denizatına dönüşmüştüm aslında tatil içinde...Ve hep o saçağından kavunlar sarkan "içkili lokanta"nın hayalleri uçuştu gözümün önünde. Ve aklımın içindeki zehirli çıngırak "bu hayal için fazla uyumlusun; tombul bir teyze olacaksın, takma dişlerini fırçalayacaksın, dantel öreceksin" deyip Erol Taş kahkahaları fırlattı kalbimi bıçaklamak niyetine...

Bir başka zamana kendimi de erteleyemem ki dedim; döndüm; iyi b.k yedim.Tatilden benim kadar mutsuz ve umutsuz dönen garipler arıyorum; çığlıklarınız cevapsız kalmayacak ki sizden daha uzun ve gür bağırabilirim. Tımarhaneye çelenk yolamamanız; sadece sigara getirmeniz; yola üşenirseniz kargoyla göndermeniz rica olunur. O da zor geliyorsa siz de cehennem olun; birlikte yanalım
Selamlar sevgiler...

No comments: