Deney

Deney; bir araştırma şirketinin cezaevleri hakkında yaptığı bir deney üzerine kurgulanmış bir konuya sahip. Filmin başrol oyuncusu; Koş Lola Koş filmindeki kısacık performansıyla gönlümüzde taht kuran Mortiz Bleibtreu.
Bir taksi şoförü olan Fahd (M.B); gazetede gördüğü bir ilan üzerine bu deneye katılmaya karar veriyor. Deneyin amacı; elemeler sonucunda seçilen 20 karakterden bir kısmı gardiyan, bir kısmı mahkum olarak yaratılmış olan yapay cezaevinde 14 gün boyunca kalmaları. Filmin gidişatında Fahd’ın aslında bir basın kuruluşunda çalıştığı ve bu deneye bu sebeple geldiğini; mahkumlar arasındaki bir kişinin de askeriye tarafından gönderildiğini öğreniyoruz fakat bu iki karakterin varlığı bile cezaevinde işlerin kontrolden çıkmasına mani olamıyor.

Filmin kişinin içindeki baskıcı yanını ortaya çıkaran çok güçlü bir yanı var. Hain bir arkadaşımın verdiği örnek şu oldu filme dair: “Çingeneye yetki vermişler; gitmiş babasını asmış.” Çingeneleri hedef aldığı için çok sinirlendiğim bu söz aslında filmin kısa bir özeti… Elemeler sırasında birbiriyle şakalaşan bu adamların bir süre sonra nasıl kabalaştıklarını; ellerindeki güçle başa çıkamayıp sağa sola saldırdıklarını soğuk terler dökerek izliyoruz.

Yakın zamanda gösterime giren ve Kralın Dönüşü’yle aynı zamana denk geldiği için beklenilen izleyici sayısına ulaşamayan Garandiru filmi; aslında pek çok açıdan Deney filmiyle benzerlikler taşıyor.111 mahkumun; nedeni bilinmeyen bir kavga sonucunda; “askerle çatıştığı” söylentisiyle öldürülmesi; film içinde tanıtılan karakterlerin ağzından öyküyü dinlediğimizde yine içimizi öfkeyle kavuran bir yangını başlatıyordu. Deney filminde bu yangını; “ama bu bir deney” diyerek söndürebilirken ve hatta “bu bir film, gerçek değil ki!” diye kendimizi avutabilirken Garandiru filminde çıplak bir gerçekle yüz yüze olduğumuzu; filmin sonundaki “(Varsayılan) Çatışmada tek bir askerin bile ölmemiş olması mucize olarak nitelendirildi.” vurgusuyla hem Garandiru’da hem belki de hiç bilmediğimiz; gündelik yaşantımızda aklımızın ucuna bile gelmeyen cezaevlerinde nelerin yaşanabiliyor olabileceği korkusu ve şüphesiyle bizi uykusuz bırakıyor.

Filmin dişi öğesi Dora; babasının ölümünün ardından Fahd ile yaşadığı kısacık ilişkiyle ve Fahd’ın bu deneye katılmak üzere onu terk edişin ardından yaşadığı yalnızlıkla filme sıcak; yapılan deneyle tamamen tezat bir duygusal bir atmosfer yaratıyor. İki uçların ardı ardına verilişiyle filmde rahat bir soluk almanıza imkan tanınmıyor. Filmle ilgili beni rahatsız eden tek şey; finale çok hızlı bir geçişin yaşanmış olması ve son 20 dakikaya kadar Avrupa özelliğini koruyan filmin bir anda Amerikan izleyici düzeyine inmiş olması oldu. Ama Deney; insanı son ana kadar tetikte tutan senaryosu, iyi oyuncu kadrosu ve duygusal anlatımındaki çeşitliliğiyle ve en önemlisi gerçekten ilk defa senaryoya alınan bir konuyu anlatmasıyla mutlaka izlenmesi gereken bir film. Ve bu sefer aldığınız mısırları filmin sonunda yiyebileceksiniz; dünyaya dönebildiğinize şükrederek…

Deney
Das Experiment

Künye

Yönetmen: Oliver Hirschbeigel
Görüntü Yönetmeni: Rainer Klausmann
Senaryo: Mario Giordano, Don Bohlinger, Christoph Darnstadt
Müzik: Alexander Van Bubenheim
Oynayanlar: Mortiz Bleibtreu / Tarek Fahd), Justus von Dohnanyi (Berus), Christian
Berkel (Steinhoff), Maren Eggert (Dora)

No comments: